ÖZLEM YAĞMURLARI
-Bir Na’t Antolojisi-
Kayseri’de yayınlanan Berceste dergisi 2005 yılında Türkiye çapında bir na’t yarışması açtı. Sonra da bu yarışmaya gelen şiirlerden bir seçki yayınladı; Özlem Yağmurları/Na’t Antolojisi. Elbet takdir edersiniz ki yarışmaya gönderilen her şiir bu kitapta yer almamıştır. Dereceye girenler, mansiyona layık görülenler ve yayınlanmaya değer bulunanlar kitaba konulmuş. Kısa biyografili, fotoğraflı, 160 sayfalık kitapta 76 şiir var.
Özlem Yağmurları’nın editörlüğünü, Berceste’nin genel yayın yönetmeni Ümit Fehmi Sorgunlu yapmış. Kapak tasarımı İbrahim Şahin’den, sayfa düzeni Ebubekir Şahin’den. Kitabı yayına hazırlayan ise Vedat Ali Tok.
Kitap, Sorgunlu’nun Sunuş yazısıyla başlıyor. Sonra Tok’un Na’t Edebiyatımız başlığı altında okuyucuyu bu alanda bilgilendiren bir yazısını okuyoruz. Şu satırlar Vedat Ali Tok’un bu yazısından:
“Câhiliye döneminden sonra Müslümanlar arasında şiir, ayrı bir güzellik ve değer kazanmıştır. Bu, biraz da Hz. Muhammed (sav)’in şâirlere gösterdiği hoşgörü neticesinde olmuştur. Bu yüzden Arap, Fars ve Türk edebiyatlarında peygamberimizi övücü şiirler –na’tler– yazılmıştır, yayılmıştır. Övme, medhetme anlamında olan na’t (naat) kelimesi edebiyatımızda daha çok Hz. Muhammed (s.a.v.) için yazılan, ,Onun doğumu, vasıfları, peygamberliği, mûcizeleri, mirâcı, hicreti ile ilgili şiirlerin genel ismi olmuştur.”
Yarışma birincisi ve kitabın birinci şiiri Rıfat Araz’ın “Na’t”ı. Araz’ın şiirlerini, şiir dünyasını biliriz. Hemen bütün şiirleri bir na’t veya münacât mahiyetindedir. Yıllar önce kaleme aldığımız Sonsuzluğa Adanan Ömür kitabıyla ilgili yazımızda bu hususu etraflıca işlemiştik.
Bu bakımdan sevgili Rıfat Araz’ın böyle bir yarışmadan birinci çıkması onun tabiî hakkıdır, demek geçiyor içimizden. Şiirinde, “Pervaneyim çevrende, çözülmez sır gibiyim” demesi sadece kafiye uysun diye, şiir olsun diye değildir. Samimidir Araz;
Yâ Hatemü’l Enbiyâ, iki cihân serdârı;
Her sesin, her sözünde varlığın esrârı var!..
Ey âlemin ışığı, secdenin son baharı;
Tuttuğum gül dalında, güllerin ebrârı var!..
Yarışmanın ve antolojinin ikinci şiiri Nezir Elmas’a ait. Doğrusu, bizim ölçülerimize göre Elmas’ın şiiri hiç de öyle başarılı değildir. Kimileri tek mısradan (müfred) ibaret 13 bölümden oluşmakta Nezir Elmas’ın “Naat” başlıklı, “Gecikmiş Dirilmeler” alt başlıklı şiiri. Ve şu üçlemeyle başlıyor;
İma’nın ve imanın gevşek kaldığı bir çağda
Her sabaha köpüklü kelimelerle uyandım
Uyandım sığmadı koltuklarıma dünya
Naat’in 6. bölümü bir dörtlük;
Ya Resul sen bölerken bölünmez sanılanı
Antika zamanlardan kekre bir tat gelir
Gelir ve kalbime dokunur tanımlanamaz bir şey
Değil bir şey gibi bir şey… bir şey ki ah
Özlem Yağmurları’nın üçüncü şiiri, yarışmanın da üçüncüsü İbrahim Sağır’ın; “Naat-ı Peygamberî”si. Üç dörtlük, beş üçlükten sonra beyitlerle akıp gidiyor Naat-ı Peygamberî. Peygamberimizin doğumundan önceki Mekke tasviri ile başlayan şiir, iki cihan serverinin doğumu, inkılâpları, mucizeleri ile son buluyor;
Teşrifine hazır Hacer-ül Esvet,
Kâbe’nin her yanı kir, Resulallah.
Meydanlar, mekanlar serâpâ kasvet,
Vicdanlar sevgiye kör, Resulallah.
İbrahim Sağır, şiirinin sonunu şöyle bağlıyor;
Sunup havz u kevserden kefil ol cennetlere,
Sevgili ümmetini eyle şâdân Efendim.
Bende-i hakirine lûtfeyle şefaâtin,
Sensin mahşer gününde şefaâtkân Efendim.
Berceste dergisinin o yıl açtığı na’t yarışmasında mansiyona layık görülen şairlere gelince; Selami Yıldırım, Emre Şimşek ve İsa Yar.
Selami Yıldırım’ın “Ey Sevgili Efendim” şiirinde biz öyle kayda değer bir başarı bulmadık. Fakat yine de seçici kurulun değerlendirmesine saygımız var. Beş kısımdan oluşan Yıldırım’ın şiirinin ikinci kısmı şöyle;
Adın ki damağımda
Ana sütü tadında
Muhammed’den Mehmed’e
Türkçemin kanadında
Sınırları aşarak
Çınlatır gök kubbeyi:
Lâ ilahe illallah
Muhammedun resulullah
Emre Şimşek’in ikinci mansiyonu alan “Dilenci” şiiri şu üç mısrayla başlıyor;
fikirler olsun…
her kapı aralığı Allah versin/di bugün
gözlerim kilitlerden sana taştı sultanım
Şu üç mısrayla da bitiyor;
içimdeki hücreye hapsetmiş olduğun aşk!
doğuş seviş ölüş ve dirilişti sultanım/
şükürler olsun…
Mansiyona layık görülen şiirlerin üçüncüsü İsa Yar’ın, “Efendim”i;
Arasın Leylâ’yı Mecnun çöllerde;
Ben aşkın sendeki özüne geldim.
Nefsim ‘varım’ sansın gölge hayatta
Ben ‘beni’ bırakıp ‘biz’ine geldim.
Berceste dergisinin na’t antolojisinde iki de Elazığlı şair var. Biri Mehmet Faik Güngör, diğeri bu fakir.
Güngör’ün son mısraları;
Hani duru sularda yıkanan şafakların
Gönülleri fetheden Bilâlî ezanların.
Şansına ağla zaman, yanlışlarına ağla
Asi duruşlarını tövbelerinle dağla…
Bizim Na’t’ımızın makta beyti ise;
“Habibimsin” diyerek Mevlâm etmiş mithatın
Ne desin bundan öte, daha Mithat Efendim
——————————–
* Alıntılarda kitaptaki yazıma bağlı kalınmıştır. RMY