‘referee’ düşünceler…
Yazımızın başlığında yer alan ecnebi kelime, bu kalemin üslûbunu bilenlere ters gelebilir; bana da öyle geliyor nitekim. Ve fakat içinde var ola geldiğimiz toplumun gündeminden, daha doğru bir ifadeyle oluşturulan gündemden bir yere kadar kaçabiliyorsunuz, hatta kaçamıyorsunuz. Gündemdekilerin gündemine herkesi dâhil etme alışkanlığından olsa gerek ülkem insanı her zaman oyalanacak bir mevzuu bulmuş ya da bir mevzu ile hep oyalanmış; dolayısı ile kendi gündeminden uzaklaşmıştır.
Kendi gündemi olmak! Kendini gündeme taşımak değil tabi, bilakis ‘var oluş’ idrakinin istikametinde yaşamak, düşünmek, hissetmek, konuşmak ve susmak… Kişi, şahıs, fert, ben, yani insan olarak kendisine sunulan imkânın/hayatın biricikliğinin farkındalığı ile olabildiğince insanî yaşamak… Dışında tezahür eden iklim şartlarını elbette dikkate alarak, iç iklimini yaşanılır kılmak. Ebeveyn, evlat, vatandaş, arkadaş, amir-memur, işçi-işveren vb. olmazsa olmaz rollerin hakkını vermek ve fakat kendini bu role kaptırmamak, hapsetmemek. Mensubiyetine, aidiyetlerine vefa göstermek elbette, sosyal sorumluluklarının şuuruyla hareket etmek muhakkak, insanlığın, milletinin ihyası için gayret göstermek tabi ve fakat evvelinde ve ahirinde kendisi olmak, kendinde olmak. Kendini bilmek. Şehrin kalabalığında konuşacak adam arıyorum; kendi gündemi olan. Buyurun, işte geldim, onarın ruhumun yaralarını, sarın kalbimi, tutun yüreğimden diyebileceğim, kelimeleri sopa gibi kullanan değil merhem gibi yumuşatanlar arıyorum; hatta kelimeleri bildik anlamlarından, ezber kalıplarından çıkarıp muhabbetle yeniden kuranları arıyorum. Her şeyi bildiğini zannedip de aslında hiçbir şey bilmeyenleri değil. Bilmediğini bilmeyenleri hiç değil…
“referee” düşünceler dedik, ecnebi kelimeyle! Hakem, bilirkişi anlamındaki bu yabancı sözcük aldığı ek ile gündemde. Elbette önemli, elbette konuşulacak, farklı mülahazalar dillendirilecek. “Mübarek onbir aylar” latifesi Ramazan’ın mübarekliğini pekiştiriyor ve fakat çok önemli de olsa geçici gündemler insanın gerçek gündemini perdeliyor.
Konuşacak, tartışacak, münakaşa edilecek kimse her zaman ve her yerde var. Ben muaşakayı bilen, muhabbeti tanıyan adam arıyorum. Buyurun, bekliyorum. İftardan sonra çay ocaklarını gezin, bir yerde karşılaşırız…
İsa YAR
29.8.2010