Kalmamış
Gülistan-ı dehre geldik renk yok bû kalmamış
Saye-endaz-ı kerem bir nahl-i dil-cû kalmamış
Eylemiş der-beste dükkânın tabib-i rûzgar
Hokka-i pirûze-i gerdûnda dârû kalmamış
Teşnegânın çâk çâk olmuş leb-i hâhişgeri
Çeşme-sâr-ı merhamette bir içim sû kalmamış
Kadrin anlar yok bilir yok her dür-i sencîdenin
Çârşû-yı kâbiliyetde terâzû kalmamış
Ceyş-i gamdan kande etsin ilticâ ehl-i niyâz
Kal’a-i himmetde Nabî burc-ü bârû kalmamış
Nâbî
ŞAŞIRDIM KALDIM İŞTE
Yavuz Bülent Bakiler
Sözde, senden kaçıyorum doludizgin atlarla,
Bazan sessiz sedasız, ipekten kanatlarla,
Ama sen hep bin yıllık bilenmiş inatlarla,
Karşıma çıkıyorsun en serin imbatlarla,
Adını yazıyorsun bulduğun fırsatlarla,
Yüreğimin başına noktalarla, hatlarla,
Başbaşa kalıyorum sonunda heyhatlarla,
Sözde, senden kaçıyorum doludizgin atlarla..
Ne olur bir gün beni kapında olsun dinle,
Öldür bendeki beni, sonra dirilt kendinle,
Çarpsan karasevdayı en azından yüzbinle,
Nasıl bağlandığımı anlarsın kemendinle,
Kaç defa çıkıp gittim buralardan yeminle,
Ama her defasında geri döndüm seninle,
Hangi düğüm çözülür, nazla, sitemle, kinle?
Ne olur bir gün beni, kapında olsun dinle..
Şaşırdım kaldım işte, bilmem ki n’emsin?
Bazan kızkardeşimsin, bazan öpöz annemsin,
Sultanımsın susunca, konuşunca kölemsin,
Eksilmeyen çilemsin,
Orada ufuk çizgim, burda yanım yöremsin,
Beni ruh gibi saran sonsuzluk dairemsin,
Çaresizim, çaremsin.
Şaşırdım kaldım işte, bilmem ki n’emsin?
GEÇİLMEZ
Necip Fazıl KISAKÜREK.
.
GEÇİLMEZ
Bu kapıdan kol ve kanat kırılmadan geçilmez;
Eşten, dosttan, sevgiliden ayrılmadan geçilmez.
İçeride bir has oda, yeri samur döşeli;
Bu odadan gelsin diye çağrılmadan geçilmez.
Eti zehir, yağı zehir, balı zehir dünyada,
Bütün fâni lezzetlere darılmadan geçilmez.
Varlık niçin, yokluk nasıl, yaşamak ne, topyekün?
Aklı yele salıverip çıldırmadan geçilmez.
Kayalıklı boğazlarda yön arayan bir gemi;
Usta kaptan kılavuza varılmadan geçilmez.
Ne okudun, ne öğrendin, ne bildinse berhavâ;
Yer çökmeden, gök iki şak yarılmadan geçilmez.