İSLAM HOCA’NIN NUSRET ABİSİ


 

 

.
,
          Adını ilk defa İslam Hoca’dan duymuştum.
         
Küllük’te yaptığımız sohbetlerde, Necip Fazıl bahislerinde, hayata ve insana dair hasbıhallerde İslam Ürkmez’in “Nusret abi anlatmıştı”, “Nusret abi bir gün şöyle demişti” ifadelerine o kadar alışmıştık ki…         
         
İslam Bey’in -İstanbul’da edebiyat fakültesi talebesi olarak üniversite tahsili yaparken-  Küllük benzeri mekânlarda tanıdığı, muhakkak istifade ettiği Nusret abisini gıyaben biz de tanımıştık. Belki İslam Ürkmez de Ünye’nin “Nusret”iydi.  Önce ‘kar kelebekleri’ kitabını daha sonra ‘sokak sesleri’ni temin ettim. Sokak Lambası adlı radyo programımda bu eserlerden bahsettim. Zaten “sokak lambası”nı İslam Beyle birlikte sunuyorduk. Nusret Özcan’ı hiç görmedim (Ünye ziyaretinde küllük mekânına uğramışsa da, mekânda olmadığım pek nadir zamana denk geldiğinden görüşemedik, nasip değilmiş) ve fakat biliyordum ki İslam Ürkmez’i görmek Nusret Özcan’ı görmektir. Yusuf Ziya’nın İstanbul’dan her gelişinde, Küllükte İslam Beyle Nusret abi bahsi açılırdı. Yine küllükte tanıştığım ve Amerika’da bulunan Rihad’ın da bu isimden sitayişle bahsettiğine sıkça şahit olmuştum.
         …
          Yazar Mustafa Miyasoğlu ile kısa süreli mektuplaşmamızda, bir gün şöyle yazmıştı: “Fethi Gemuhluoğlu: ‘dostlarınıza, sevdiklerinize muhabbetinizi/sevginizi sıkça ifade ediniz’ derdi”. Evet, bu bizim ölçümüzdü. Bu ölçüdür bize dostlarımızı sevdiren. Bu ölçüdür güzel insan Vedat Ali Tok’u Ünye’ye getiren ve bizi kalben de olsa Kayseri’ye, Elazığ, Sivas, İstanbul’a götüren…  Benim, yüzünü görmeden sevdiğim insanlar vardır. Adeta, gönül birlikteliği ve ruh yakınlığı… Bu ruh gurbetinde, bu zaman diliminde, her şeyin “kullan at” tüketim alışkanlığında algılandığı, tüketildiği yabancılaşmış zeminlerde, dervişane duruşu olanlara ne kadar ihtiyacımız var.
         
Nusret Özcan hakkında niçin yazdım? İçimden gelmeyeni, hissetmediğimi ve inanmadığımı yazmam. Nusret abinin hikâyesinde hikâyemle örtüşen çok şey gördüm. 49 yaşında ‘dünya sürgününden firar eden’ ve benden sadece üç yaş büyük olan bu gönül insanı ile karşılaşsaydık sureta ne benzerlikler görürdük ve belki farkımız onun ruh ve gönül derinliği olarak kaydedilirdi…
         …
        
“iyi insanlar iyi atlara binip gidiyorlar” vesselam. 

         İsa YAR

www.sanatalemi.net (ölümler-kayıplar), “Hayy’dan Hu’ya Nusret Özcan” 2012/  sayfa:

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir